30 Mart 2013 Cumartesi

Babadağ

Babadağ



BabadağMuğla
Fotoğraf: T.Tarhan



Fethiye’nin 11 kilometre güneydoğusunda kalan Babadağ, yamaç paraşütü sporu için sadece ülkemizin değil dünyanın da önemli merkezlerinden biri. Yüksekliği 1969 metre olan Babadağ yaz aylarında doğa yürüyüşçülerine de ev sahipliği yapıyor. Dağdaki çeşitli yürüyüş parkurları her yıl binlerce kişiyi çekiyor. Babadağ’ın en önemli ve zorlu parkuru dağın dibindeki sahilden başlayan ve zirvesine kadar uzanan büyük parkur. Atlas dergisinden Turgut Tarhan’ın bütün ayrıntılarıyla yayımladığı patikaları çok özet olarak da olsa yazmaya çalışacağım. Patika mobil telefon vericisinin sağından başlıyor ve toplam on etap içeriyor. Çeşitli zorluklardaki bu on etabın toplam uzunluğu 13 kilometre. Toplam 1.9 kilometre uzunluğa sahip ilk etabın geçiş süresi yaklaşık 40 dakika. Yürüyüşün ikinci etabında 330 metre, üçüncü etabı olan sarnıç etabında da 610 metre yüksekliğe ulaşılıyor. Dördüncü ve beşinci etaplar olan Kozağacı ve Düzlük etaplarından sonra gelen Sapak etabı bir anda 1040 metre rakıma çıkıyor. Ancak bu etap biraz karışık. Bazı noktalardaki taşlık ve çalılıklar ilerlemeyi güçleştiriyor.






BabadağMuğla
Fotoğraf: T.Tarhan



Ayrıca çalılıklar ara sıra da olsa yolun kaybolmasına veya diğer yollarla karışmasına neden oluyor. Bu yüzden daha ileride sıkıntı çekmemek için bu etapta çok dikkatli ilerlemekte fayda var. Yürüyüşün yedinci etabı olan sedir çizgisi 1450 metrelik bir rakıma sahip. Bu etap muhteşem bir sedir ormanının içinden geçiyor. Rotanın eğimi en fazla olan noktası burası. İlk birkaç noktadan sonra eğim tekrar düzeliyor ve sırta doğru ilerlemeye başlanıyor. Sırt hattı parkurun sekizinci etabı. Rakım burada artık 1600 metrenin üzerindedir. Bu etabın geçilmesi bir öncekine göre çok daha kolay. Babadağ’ın en geniş alanı 1720 metre yükseklikteki dokuzuncu etap. Burası yamaç paraşütü kalkış alanı aynı zamanda. Patika burada araç yoluyla birleşiyor. Yürüyüşün onuncu ve son etabı Babadağ’ın zirvesine kadar giden etap. Eğer temiz bir hava varsa muhteşem bir manzara izleyebilirsiniz. Bu on etaplık yürüyüş parkuru aynı zamanda bir tırmanış da yaptırıyor insana. Dağlarda yürürken en azami dikkati göstermek gerektiğini unutmazsanız eğer, Babadağ güzel bir yürüyüş etkinliği sunar size.

Kaz Dağları Parkurları

Kaz Dağları iletişim konaklama yerleri Kaz Dağları resimleri parkur ve yürüyüş yerleri


Kaz Dağları Parkurları ÇanakkaleBalıkesir
Fotoğraf: Gökhan Tan



Ege’nin yakıcı sıcağında bunalanlar için serin mi serin bir kaçış noktası. Öyle ki temmuz ortalarında bile dağın yüksek kesimlerinde ürperdiğinizi hatta üşüdüğünüzü hissedeceksiniz. Yürüyüşleriniz sırasında kanyonlarından akan sularında serinleyebilir, 1400 metre rakımlı Kapıdağ yangın istasyonundan Edremit Körfezi’ne kuşbakışı bakabilir, dağın bağrındaki Yörük köylerinde hoş vakitler geçirebilirsiniz. Kaz Dağları doğal güzelliğinin yanı sıra mitolojik öyküleri, efsaneleriyle de ünlü. Troia Savaşı’nın baş aktörlerinden Paris bu dağda çobanlık yaparmış. Üç Tanrıça ile güzellik konusunda yapmış olduğu seçim halkını büyük bir felakete sürüklemiş. Dünyanın ilk güzellik yarışmasının da bu bölgede yapıldığı söylenir. Sarıkız efsanesi ise bugün bile dilden dile dolaşıyor. Yürüyüşleriniz sırasında sahilden yukarı doğru tırmandığınızda Kaz Dağları’nın kendine özgü mikroklimatik özelliklerinin hızla kendini gösterdiğini göreceksiniz. Sahilin sıcaklığı yerini serin ve nemli bir havaya bırakıyor. Bu iklim sayesinde bölgede, dünyanın başka hiçbir yerinde yetişmeyen bitkilere rastlayabilirsiniz. Sarıkız zirvesi bile bölgedeki 32 endemik bitkiden 12’sini barındırıyor.





Kaz Dağları ParkurlarıÇanakkaleBalıkesir
Fotoğraf: Şebnem Eraş



Toplam bitki türü sayısı ise 800 civarında. Bu bitki çeşitliliği sayesinde Kaz Dağları’nın Alpler’den sonra dünyanın en yüksek oksijen oranına sahip dağları arasında olduğu söyleniyor. Trekking rotalarının bir kısmı serin kanyonlarda yapılırken bir kısmı da dağın yamaçlarından zirveye kadar uzanıyor. Bu kanyonların içinde en rağbet gören Şahin Deresi Kanyonu. Bazı etaplar çok tehlikeli olduğu için rehbersiz girilmesine izin verilmiyor. Milli park içindeki onlarca yürüyüş rotasından benim için dağın doğasını ve dağdaki kültürü en iyi anlatan iki rota var. İlki Çamlıbel köyünden yola çıkılan rota. Kimi zaman düz, kimi zaman da inişli çıkışlı olan bu 10 kilometrelik parkurda Sutüven Şelalesi ve Hasanboğuldu da bulunuyor. Önereceğim ikinci rota ise tam anmalıyla bir dağ yürüyüşü. Dik eğimli çıkışların bulunduğu bu rota daha çok dağ deneyimi olan yürüyüşçülerin tercih etiği bir rota. Tahtakuşlar - Kapaklı - Dumanlı - Tavşanoynağı Sarıkız Tepe parkuru Kaz Dağları’nın en zorlu ama çok zevkli bir parkuru. Eğer kondisyonunuz iyi ise denemenizi tavsiye ederim.

18 Mart 2013 Pazartesi

Kestanbol Antik Taş Ocakları


Neandrea – Kestanbol Antik Taş Ocakları – Ezine (Çanakkale)
Fotoğraf: Y.Güngör



Neandrae antik kenti Çanakkale’nin Ezine ilçesi sınırları içindeki Çığrı Dağı’nın zirvesinde yer alıyor. Bu 2 bin 800 yıllık kentin buraya kurulma nedeni Bozcaada’dan batan güneşin yarattığı muhteşem ışık oyunları değil tabi ki. İlk neden dağın tüm coğrafyaya egemen olması. İkinci neden de Çığrı Dağı’nda büyük su kaynaklarının bulunması. Bölgede birçok yerde su problemi yaşanırken dağda bulunan çeşmelerden su akmaya devam ediyor. Sadece dış surları ayakta olan kent tamamen yıkılmış ve toprak altına gömülmüş durumda. Bu antik kentten granit ocaklarına yürüyüş 3 - 4 saat sürüyor. Yürüyüş için ideal mevsim ilkbahar. Bu mevsimde tarlalar gelincikler sayesinde kıpkırmızı bir palto kuşanıyor. Rotanın teknik hiçbir zorluğu yok. Sabah erken saatlerde araçla Çığrı Dağı’na giderek yürüyüşe buradan başlayabilirsiniz. Tepeden aşağı yumuşak bir eğimle inen rota tarlalardan geçiyor ve Koçali köyü yakınlarındaki antik taş ocaklarında sona eriyor. Köy civarında üç eski taş ocağı var. Bunlardan en önemlisi, içinde 12 metre uzunluğunda ve 170 santimetre çapında yedi adet sütunun bulunduğu ocak.

Gökçeada

gökçeada resimleri gökçeada fotoğrafları gökçeadaya nasıl gidir gökçeada ulaşım


Gökçeada – Çanakkale
Fotoğraf: Y.Güngör



Gökçeada birçok yürüyüş rotası barındırıyor. Tatil için gidenlere önerim sabah erken kalkarak saat 14:00’e kadar yürüyüp, daha sonra plaja gitmeleri. Dereköy - Şeytan Kalesi, Kaleköy - Mavikoy, Şahinkaya Kanyonu ve Marmaros Şelalesi parkurları aklıma ilk gelenler. Benim Gökçeada’daki favorim Marmaros Şelalesi parkuru. Bu parkur için önceden izin almanız gerekecek. Yangın çıkabilir diye yaz aylarında bölgeye giriş yasaklanıyor. Dereköy’ün çıkışında sağa doğru ayrılan yolun girişi bu nedenle çoğunlukla zincirle kapalıdır. Yol boyunca yürürken çam ağaçlarından yayılan koku sizi hiç yalnız bırakmayacak. Kısa bir süre sonra manzaranıza Semadirek Adası da eşlik edecek. Yaklaşık 45 dakikalık bir yürüyüşten sonra sağa doğru açılmış ama yarım bırakılmış çok kötü bir yol çıkacak karşınıza. Yola girin. Yol hemen bitecek ve bir patikaya bağlanacak. Çok fazla kullanılmadığı için bazı bölümleri iyice bozulmuş olan patikayı takip edin.

Binkılıç

Binkılıç ormanları, Binkılıç resimleri binkılıç ulaşım ve iletişim konaklama

Binkılıç – Saray – Kırklareli
FotoğrafÖzcan Yüksek



Kırklareli’nin Saray ilçesinin Binkılıç köyü civarındaki yürüyüş parkurlarından biri köyün kuzeyinden akan Binkılıç Deresi’ni izliyor, öteki de bu derenin biraz ilerisindeki yolu takip edip ormana dalıyor. Orman parkuru için başlangıç noktası bir çiftlik evinin yanı. Buradan yola çıktığınızda sel tarafından tahrip edilen ama işlevi sona ermeyen yoldan yükselerek ormana doğru yürümeye başlayacaksınız. Kısa bir süre sonra kendinizi ormanın içinde bulacaksınız. Ormana girmeden önce hızınız biraz yavaşlayacak. Orman yolunu takip ederek birkaç saatlik bir yürüyüş yapabilir, köylülere yardım etmek için mantar toplayabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken tek şey karanlığa kalmamanız. Bu nedenle gidiş dönüş saatinizi ve ormandan ne kadar sürede çıkacağınızı iyi hesaplamanız lazım. İkinci parkur Binkılıç Deresi, aslında bu yürüdüğümüz ormanın ardında yer alıyor. Orman bir tepeyi kaplıyor, tepenin eteklerinden de dere akıyor. Ancak bitki örtüsü o kadar yoğun ki buradan aşağı inerek derenin kaynağına ulaşmak biraz zor. Bu nedenle yürüyüşe derenin ağzından başlayacağız. Derenin kenarı meyve ağaçlarıyla dolu. Dere boyunca en çok görülen ise ıhlamur ağaçları. Yükseldikçe dere daralacak. Bu kesimde yer yer ortaya çıkan düzlüklerde oturup dinlenebilir, bir şeyler atıştırabilirsiniz. Yola çıktıktan iki saat sonra derenin kaynağı olan tepenin eteklerine varacaksınız.

Belgrad Ormanları

belgrad ormanları resimleri Belgrad Ormanlarına nasıl gidir belgrad ormanları konaklama iletişim


Belgrad Ormanları
Fotoğraf: Hakan Ezilmez



İstanbul’un akciğeri, 5 bin 300 hektarlık bir alana yayalın Belgrad Ormanları’nda kısa ve uzun mesafeli birçok yürüyüş parkuru bulunuyor. Kente yakın olduğu için insanlar Belgrad ormanına sadece piknik amaçlı gidiyorlar. Oysa kaybolma pahasına da olsa ormanın derinliklerine yürümek gerek. Yürüdüğüm bu parkurlardan ikisi en çok beğendiklerim arasında. Biri Koç Üniversitesi’nin altından başlıyor. Son derece temiz akan bir dere boyunca yaklaşık altı yedi kilometre yüründükten sonra Karadeniz kıyısında derenin denize döküldüğü küçük koya ulaşılıyor. Daha doğrusu yakın zamana kadar ulaşılıyordu. Ama son üç yılda bu derenin yamaçlarına ve kenarlarına yapılan villalar yüzünden denize ulaşılmaz oldu. Şırıl şırıl akan bir suyun kenarında kuş sesleri eşliğinde yapılan bu dingin yürüyüşün ne yazık ki bu gelişme yüzünden tadı kaçtı. Bu nedenle ben bu ormanlarda ilk kez yürüdüğüm başka bir parkuru tanıtmak istiyorum. Rumelifeneri’nden Kale’ye doğru giden yola sapın. Yol 15 dakika sonra sizi Golden Beach tesislerinin girişine götürecek. İsterseniz geceyi burada ahşap bungalovlarda geçirebilirsiniz. Parkur tesislerin arkasındaki yoldan başlıyor. Dar bir orman yolu olan bu parkuru seçmemin ana nedeni bir tarafınızın orman, bir tarafınızın da masmavi deniz olması. Muhteşem bir doğa ve orta uzunlukta ama hiç de yorucu olmayan bir parkur. Parkura girdikten kısa bir süre sonra dünyadan soyutlanmış olarak yürümeye başlayın. İnişli çıkışı ve virajlı olarak devam eden parkur yaklaşık bir buçuk saat sonra başka bir koyda sona eriyor. Demirciköy’e ait olan bu koyda hava güzelse yüzebilirsiniz. Geri dönüşte de aynı rotayı kullanacaksınız. Yol boyunca ormana giden küçük patikalar da göreceksiniz. Bunlara girmeyin. Çünkü her patika başka bir patikaya açılıyor. Bu durum kısa bir süre sonra az bir süre için bile kaybolmanıza neden olabilir.

Durusu (Terkos) Gölü

Durusu gölü resimleri durusu terkos gölü fotoğrafları durusu resimleri durusu ulaşım durusu fotoğrafları




Durusu (TerkosGölü – İstanbul
Fotoğraf: Yıldırım Güngör



Terkos gölü istanbul'un Avrupa yakasındaki üç doğal gölden biri ve en temizi. Küçükçekmece Gölü bitmiş durumda. Büyükçekmece Gölü de çarpık yerleşim planlarından nasibini almaya başladı sitlerin dışında kalmış gibi gözüküyor. Şimdiki adı Durusu. Göl civarında Ormanlı’dan Balaban’a kadar birçok yürüyüş parkuru bulunuyor. Bu parkurların büyük çoğunluğu ise gölün farklı bir bölgesinde bitiyor ve her bölge farklı bir güzellik sunuyor. Terkos’a İstanbul’dan gelirken Kemerburgaz Göktürk Tayakadın hattı en mantıklı yol. Yolun bir kısmı inşaat halinde olsa da kısa sürede Tayakadın köyünü geçerek Balaban köyü sahiline ulaşmak mümkün. Sahilde göreceğiniz balıkçı tekneleri göldeki en yoğun balıkçılık ya pılan yerlerden birinin burası olduğunu gösteriyor. Benim önereceğim rota köy kahvesinin hemen yanından başlıyor. Kahvenin yanından geçen orman yolunu takip edin. Kısa bir süre sonra ormana gireceksiniz.