18 Mart 2013 Pazartesi

Kestanbol Antik Taş Ocakları


Neandrea – Kestanbol Antik Taş Ocakları – Ezine (Çanakkale)
Fotoğraf: Y.Güngör



Neandrae antik kenti Çanakkale’nin Ezine ilçesi sınırları içindeki Çığrı Dağı’nın zirvesinde yer alıyor. Bu 2 bin 800 yıllık kentin buraya kurulma nedeni Bozcaada’dan batan güneşin yarattığı muhteşem ışık oyunları değil tabi ki. İlk neden dağın tüm coğrafyaya egemen olması. İkinci neden de Çığrı Dağı’nda büyük su kaynaklarının bulunması. Bölgede birçok yerde su problemi yaşanırken dağda bulunan çeşmelerden su akmaya devam ediyor. Sadece dış surları ayakta olan kent tamamen yıkılmış ve toprak altına gömülmüş durumda. Bu antik kentten granit ocaklarına yürüyüş 3 - 4 saat sürüyor. Yürüyüş için ideal mevsim ilkbahar. Bu mevsimde tarlalar gelincikler sayesinde kıpkırmızı bir palto kuşanıyor. Rotanın teknik hiçbir zorluğu yok. Sabah erken saatlerde araçla Çığrı Dağı’na giderek yürüyüşe buradan başlayabilirsiniz. Tepeden aşağı yumuşak bir eğimle inen rota tarlalardan geçiyor ve Koçali köyü yakınlarındaki antik taş ocaklarında sona eriyor. Köy civarında üç eski taş ocağı var. Bunlardan en önemlisi, içinde 12 metre uzunluğunda ve 170 santimetre çapında yedi adet sütunun bulunduğu ocak.

Gökçeada

gökçeada resimleri gökçeada fotoğrafları gökçeadaya nasıl gidir gökçeada ulaşım


Gökçeada – Çanakkale
Fotoğraf: Y.Güngör



Gökçeada birçok yürüyüş rotası barındırıyor. Tatil için gidenlere önerim sabah erken kalkarak saat 14:00’e kadar yürüyüp, daha sonra plaja gitmeleri. Dereköy - Şeytan Kalesi, Kaleköy - Mavikoy, Şahinkaya Kanyonu ve Marmaros Şelalesi parkurları aklıma ilk gelenler. Benim Gökçeada’daki favorim Marmaros Şelalesi parkuru. Bu parkur için önceden izin almanız gerekecek. Yangın çıkabilir diye yaz aylarında bölgeye giriş yasaklanıyor. Dereköy’ün çıkışında sağa doğru ayrılan yolun girişi bu nedenle çoğunlukla zincirle kapalıdır. Yol boyunca yürürken çam ağaçlarından yayılan koku sizi hiç yalnız bırakmayacak. Kısa bir süre sonra manzaranıza Semadirek Adası da eşlik edecek. Yaklaşık 45 dakikalık bir yürüyüşten sonra sağa doğru açılmış ama yarım bırakılmış çok kötü bir yol çıkacak karşınıza. Yola girin. Yol hemen bitecek ve bir patikaya bağlanacak. Çok fazla kullanılmadığı için bazı bölümleri iyice bozulmuş olan patikayı takip edin.

Binkılıç

Binkılıç ormanları, Binkılıç resimleri binkılıç ulaşım ve iletişim konaklama

Binkılıç – Saray – Kırklareli
FotoğrafÖzcan Yüksek



Kırklareli’nin Saray ilçesinin Binkılıç köyü civarındaki yürüyüş parkurlarından biri köyün kuzeyinden akan Binkılıç Deresi’ni izliyor, öteki de bu derenin biraz ilerisindeki yolu takip edip ormana dalıyor. Orman parkuru için başlangıç noktası bir çiftlik evinin yanı. Buradan yola çıktığınızda sel tarafından tahrip edilen ama işlevi sona ermeyen yoldan yükselerek ormana doğru yürümeye başlayacaksınız. Kısa bir süre sonra kendinizi ormanın içinde bulacaksınız. Ormana girmeden önce hızınız biraz yavaşlayacak. Orman yolunu takip ederek birkaç saatlik bir yürüyüş yapabilir, köylülere yardım etmek için mantar toplayabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken tek şey karanlığa kalmamanız. Bu nedenle gidiş dönüş saatinizi ve ormandan ne kadar sürede çıkacağınızı iyi hesaplamanız lazım. İkinci parkur Binkılıç Deresi, aslında bu yürüdüğümüz ormanın ardında yer alıyor. Orman bir tepeyi kaplıyor, tepenin eteklerinden de dere akıyor. Ancak bitki örtüsü o kadar yoğun ki buradan aşağı inerek derenin kaynağına ulaşmak biraz zor. Bu nedenle yürüyüşe derenin ağzından başlayacağız. Derenin kenarı meyve ağaçlarıyla dolu. Dere boyunca en çok görülen ise ıhlamur ağaçları. Yükseldikçe dere daralacak. Bu kesimde yer yer ortaya çıkan düzlüklerde oturup dinlenebilir, bir şeyler atıştırabilirsiniz. Yola çıktıktan iki saat sonra derenin kaynağı olan tepenin eteklerine varacaksınız.

Belgrad Ormanları

belgrad ormanları resimleri Belgrad Ormanlarına nasıl gidir belgrad ormanları konaklama iletişim


Belgrad Ormanları
Fotoğraf: Hakan Ezilmez



İstanbul’un akciğeri, 5 bin 300 hektarlık bir alana yayalın Belgrad Ormanları’nda kısa ve uzun mesafeli birçok yürüyüş parkuru bulunuyor. Kente yakın olduğu için insanlar Belgrad ormanına sadece piknik amaçlı gidiyorlar. Oysa kaybolma pahasına da olsa ormanın derinliklerine yürümek gerek. Yürüdüğüm bu parkurlardan ikisi en çok beğendiklerim arasında. Biri Koç Üniversitesi’nin altından başlıyor. Son derece temiz akan bir dere boyunca yaklaşık altı yedi kilometre yüründükten sonra Karadeniz kıyısında derenin denize döküldüğü küçük koya ulaşılıyor. Daha doğrusu yakın zamana kadar ulaşılıyordu. Ama son üç yılda bu derenin yamaçlarına ve kenarlarına yapılan villalar yüzünden denize ulaşılmaz oldu. Şırıl şırıl akan bir suyun kenarında kuş sesleri eşliğinde yapılan bu dingin yürüyüşün ne yazık ki bu gelişme yüzünden tadı kaçtı. Bu nedenle ben bu ormanlarda ilk kez yürüdüğüm başka bir parkuru tanıtmak istiyorum. Rumelifeneri’nden Kale’ye doğru giden yola sapın. Yol 15 dakika sonra sizi Golden Beach tesislerinin girişine götürecek. İsterseniz geceyi burada ahşap bungalovlarda geçirebilirsiniz. Parkur tesislerin arkasındaki yoldan başlıyor. Dar bir orman yolu olan bu parkuru seçmemin ana nedeni bir tarafınızın orman, bir tarafınızın da masmavi deniz olması. Muhteşem bir doğa ve orta uzunlukta ama hiç de yorucu olmayan bir parkur. Parkura girdikten kısa bir süre sonra dünyadan soyutlanmış olarak yürümeye başlayın. İnişli çıkışı ve virajlı olarak devam eden parkur yaklaşık bir buçuk saat sonra başka bir koyda sona eriyor. Demirciköy’e ait olan bu koyda hava güzelse yüzebilirsiniz. Geri dönüşte de aynı rotayı kullanacaksınız. Yol boyunca ormana giden küçük patikalar da göreceksiniz. Bunlara girmeyin. Çünkü her patika başka bir patikaya açılıyor. Bu durum kısa bir süre sonra az bir süre için bile kaybolmanıza neden olabilir.

Durusu (Terkos) Gölü

Durusu gölü resimleri durusu terkos gölü fotoğrafları durusu resimleri durusu ulaşım durusu fotoğrafları




Durusu (TerkosGölü – İstanbul
Fotoğraf: Yıldırım Güngör



Terkos gölü istanbul'un Avrupa yakasındaki üç doğal gölden biri ve en temizi. Küçükçekmece Gölü bitmiş durumda. Büyükçekmece Gölü de çarpık yerleşim planlarından nasibini almaya başladı sitlerin dışında kalmış gibi gözüküyor. Şimdiki adı Durusu. Göl civarında Ormanlı’dan Balaban’a kadar birçok yürüyüş parkuru bulunuyor. Bu parkurların büyük çoğunluğu ise gölün farklı bir bölgesinde bitiyor ve her bölge farklı bir güzellik sunuyor. Terkos’a İstanbul’dan gelirken Kemerburgaz Göktürk Tayakadın hattı en mantıklı yol. Yolun bir kısmı inşaat halinde olsa da kısa sürede Tayakadın köyünü geçerek Balaban köyü sahiline ulaşmak mümkün. Sahilde göreceğiniz balıkçı tekneleri göldeki en yoğun balıkçılık ya pılan yerlerden birinin burası olduğunu gösteriyor. Benim önereceğim rota köy kahvesinin hemen yanından başlıyor. Kahvenin yanından geçen orman yolunu takip edin. Kısa bir süre sonra ormana gireceksiniz.

6 Mart 2013 Çarşamba

Manavgat Şelalesi

Manavgat Şelalesi resimleri, Manavgat Şelalesi fotoğrafları,
Manavgat Şelalesine nasıl gidilir


Manavgat ŞelalesiManavgat(Antalya)
Fotoğraf: Şenol Durmuş



Antalya il merkezine 83 kilometre mesafedeki Manavgat Şelalesi, adını içinde bulunduğu ilçeden alıyor. Kış aylarında yoğun debisinden dolayı şelale özelliğini kaybederek delice akan bir ırmağa dönüşen Manavgat, bahar aylarından itibaren normal akışına kavuşuyor. Mayıs ayıyla birlikte beş metreden düşmeye başlayan şelale, yüksekliğinden çok geniş bir alana yayılan görünümüyle hayranlık uyandırıyor.

Manavgat Çayı antik dönemde Melas adıyla anılıyordu. Çayın kaynağı Batı Toroslar’ın Seydişehir ve Beyşehir gölleri arasında kalan yükseltisi Şeytan Dağı’nın (2130 metre) yamaçlarından geliyor. Sarp kanyonlardan geçen suyun yolculuğu, bir mağara içinden ansızın çıkan Dumanlı kaynağı ile birleşerek asıl gücüne erişiyor. Geçmiş yıllarda üzerine Oymapınar ve Manavgat barajlarının yapıldığı Manavgat Çayı, etkisinden bir şey yitirmeden adını verdiği şelaleyi besliyor yıllardır.

Şelale yakınlarındaki sukemerlerinin varlığı, bölgenin insanlık için önemini vurgulayan en önemli kanıt. Yüzyıllarca Pamphylia kentleri Seleukia ve Side’ye su taşıyan Manavgat Çağlayanı, günümüzde turizme hizmet ediyor. Ağaç dallarının kollarını sulara uzattığı şelale bölgesi restoranlar, kahveler ve hediyelik eşya satan mağazalarla dolu. Burada dinlenirken yemyeşil suyun küçük girdaplar yaparak yol alışını izlemek insana doyumsuz bir keyif yaşatıyor.



Uçan 1 ve Uçan 2 Şelaleleri

Uçan 1 ve Uçan 2 Şelaleleri resimleri ikiz kardeşler şelaleri
Uçan 1 ve Uçan 2 ŞelaleleriSerik(Antalya)
Fotoğraf: Ersin Demirel



Genellikle hemen herkesin Antalya Kaş’taki Uçarsu ve yine Antalya Gündoğmuş’taki Alara Şelalesi’yle karıştırdığı Uçan Şelaleleri, çok yükseklerden düşmeleri nedeniyle almışlar bu adı. Antalya şelaleleri denilince hepimizin aklına Manavgat, Düden ve Kurşunlu gelir öncelikle. Oysa Antalya’nın en yüksek şelaleleri unvanını, Serik ilçesi Gebiz beldesine bağlı Kozan köyünde bulunan ve 62 metreden dökülen Uçan 1 ile, 78 metreden dökülen Uçan 2 taşır.

Türkiye’nin ikinci işaretlenmiş en uzun yürüyüş rotası Aziz Paulus (St. Paul) Yolu üzerindeki bu şelalelere kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Gebiz yakınlarındaki Akçapınar köyüne 9 kilometre mesafede yer alan şelalelere, Kozan köyünün içinden de ulaşmak mümkün. Akçapınar’dan kırmızı beyaz çizgilerle işaretli orman yolunu yürüyenler biraz sonra, uzaklarda köpük köpük dökülen Uçan 2 Şelalesi’ni görecekler. Çam ağaçları arasından geçerek bu yüksek şelaleye varmak isterken, içinde yüzülebilecek kadar derin göletiyle Uçan 1 çıkar karşınıza. Kıyısında alabalık tesisi bulunan şelaleden ayrılıp bir patika vasıtasıyla 15 dakikalık bir yürüyüşün ardından Uçan 2’nin yanına gelirsiniz. Daha gür bir şekilde akan bu şelaleyi fotoğraflamak sık ağaçlar nedeniyle birincisi kadar kolay değil.

Kısa bir yolculuğun ardından Aksu Nehri’ne karışıp Akdeniz’e ulaşan bu çağlayanların hemen üzerinde Kozan köyü yer alıyor. Asfalt bir yolla varılan Kozan köyünden çağlayanlara ulaşım daha kolaydır. Kozan’da konaklama ve restoran hizmeti veren özel bir işletme de mevcut. Köyün içindeki tarlalar arasından geçen toprak yol, Uçan 2’nin hemen üzerinde, suyun çıktığı kaynak noktasına getirir konuklarını. Uçan 2 Şelalesi’nin düşmeye başladığı bu noktadan, Antalya ve Akdeniz sahillerini seyredebilirsiniz. Bir Pisidia kenti olan Pednelissos örenyerini ziyaret etmeden Kozan köyünden ayrılmayın.